Hey, Jude!




Sevgili John,

Salı günü Karen ve ben beraber Seattle’a geldik. Burası oldukça yağmurlu ve karanlık.  Karen’ın arkadaşları bize kalacak bir yer ayarlamışlar. Sokağın başında 3 katlı bir evin en üst katında Brooklyn’li bi grup üniversite öğrencisi ile beraber kalıyoruz. Evde kalan herkes birbirini tanıyor, herkes birbirini sanki uzun zamandır görmediği bir arkadaşıyla yeniden karşılaşmışçasına hasretle kucaklıyor.  Bazen kendimi sanki dünyanın sonu gelmiş ve ben geriye kalan tek ada parçasının üzerinde kalmışım gibi hissediyorum. Ya da karanlıktan güneşe doğru boynunu uzatmaya çalışan bir çiçek gibi.  Ama bana göre; eline silah alıp birilerini vurmaktan daha kötü bir şey varsa o da bu ıstırap ve acı dolu dünyanın adaletsizliğine sesiz kalmak. . 
Annemi gelir gelmez aradım, telaşlanmasın diye, ama annemi bilirsin, sesimi duyar duymaz ağlamaya başladı. Babamsa konuşmak istemedi.. Sanırım benden nefret ediyor.. Senin onların yanında olduğunu bilmek bana güç veriyor John, bunu sakın unutma!  Zarfta adresim var, bana sık sık yaz olur mu?

Seni çok seven ablan
N. Jude
01.02.1965

Dear John,

We came to Seattle on Thursday. It’s raining and quiet dark in here. Karen’s friends  arranged a place to stay for us. Now we’re staying at the top floor of a house at the begining of the street with a bunch of college students. Everyone knows each other and  and hugs to each other with a feeling such as seeing a very very close friend after a long break. Sometimes I feel myself like  this is the end of the world and I’m standing on the last island. Or a flower which tries to crane to sun in the dark. But I myself; if there is someting worse then to grap a gun a and shoot people is to abide of world’s injustice and cruelness. I called my mum as soon as I arrived  for not to not to make her worried. You know mum; she began to cry when she heard my voice.Dad did not want to talk.. I think he hates me. . John, please do not never that to know you are with them makes me stronger. I wrote my address  to the envelope, write me often, ok?

Your loving sister
N. Jude
01.02.1965




Sevgili John,


Bugün savaştan dönen yaralı askerlerle beraber bir yürüyüş yaptık. (Sana bir kaç fotoğraf gönderiyorum) O kadar kalabalıktık ki Carol Caddesi’ni neredeyse baştan aşağı doldurmuştuk. Oh John, Onları görmeliydin… Elleri, kolları, bacakları olmayan ama üniformaları içinde başları dik ve kendilerinden emin yürüyen o kahraman çocukları! İçlerinden bir tanesi –Earl John Montgomery- ile bir röportaj yaptık (Michael ve Lisa bir dergi çıkarmaya başladılar. Adı Barış Çığğı. Röportaj bu sayıda yayınlanacak. Röportajın en altına bakarsan benim adımı da görebilirsin sevgili kardeşimJ) O’na neler hissettiğini sorduk: ’’Evet’’ dedi, ’’Biz kaçmadık evet, vatanımıza hizmet ettik. Ben sağ bacağımı verdim ülkeme, gözümü bile kırpmadan, buradaki herkes gibi… Ama sonra ben de, hepimiz de gördük ki; ülkemizin barış için ihtiyaç duyduğşey benim sağ bacağım değilmiş, çok daha fazlasıymış!’’ Bunları, henüz 21 yaşında olmasına rağmen, bundan sonraki hayatını bir tekerlekli sandalyede geçirmek zorunda kalmış bir çocuğun ağzından duymanın ne kadar acı olduğunu tahmin edemezsin. Bu lanet savaşın bitmesi için daha kaç tane Earl John Montgomery’nin bacağını kaybetmesi gerekiyor? Bu savaş kimin savaşı? Kim kazanıyor, peki kim kaybediyor? Senin de benim gibi düşündüğünü biliyorum, burada olmasan da seni çok yakınımda hissediyorum. Bu arada bugün buradan taşınıyoruz.  Ev sahibi kirayı bahane ediyor ama politik nedenlerden bize tavır aldığı besbelli.  Bizi bir grup işe yaramaz olarak görüyor çünkü. Bana henüz yamamış olmanı derslerinin yoğunluğuna bağlıyorum. Bundan sonra mektuplarını bu adrese gönderme lütfen, yeni adresimi zarfın alt köşesine yazıyorum.
Ablan,
N.Jude
10.04.1965
Dear John,

We organized protest march with the soldiers backed from the war today (I'm sending you couple of photos) We were  so crowded even the Carol St. was full of the people. Oh John, you should see them.. Those brave kids who lost their legs, arms, hands but walking proudly in their uniforms. We made an interviev with one of them - Earl John Montgomery – (Michael and Lisa started to publish a magazine. It’s name is ‘Peace Scream’. My interviev will be publish on this issue. If you look the the bottom line of interviev you can see my signature over there my dear brotherJ) We asked him about his feelings, what was he feeling? He said: ‘Yes’. ‘We did not run, yes, we fighted for our country, we believed in that. I gave my right leg to my country without hesitation, like everyone else in here… But then all we realised that our country wasn’t needing to my righ leg for the peace , it was more , and more…!’ You can not imagine that how hard was to hear these from a kid who was only 21 but destined to an unhappy fate with a railchair . How many more Earl John Montgomery need to loose his leg to end this damn war? Whose war is this anyway? Who wins, well who loses? I know you’re exactly thinking like me, I feel you very close to me even you’re not here. By the way, We’re moving today. Our landlord uses the amount of rent as an excuse, but obviously she kicks out for political issues. She thinks that we’re a bunch of punks. I believe  that because of the intensity ofyour scholl studies you can not write me..Hereafter do not send your letters to this address please, Iwrote my new address below corner of envelope.

Your Sister,
N.Jude
10.04.1965



Sevgili John,

Bana neden yazmıyorsun? Seni üzecek bir şey mi yaptım ya da söyledim bilmiyorum ama bana yaz lütfen, senin beni yüreklendiren kelimelerin olmadan bu mücadelenin ne anlamı var ki, hala benimle misin John, hala benim akıllı, parlak zekalı küçük kardeşim misin bilmeliyim… Sorun babamsa eğer O’nu da anladığımı bilmeni isterim, ancak kalbimin sesini dinlediğim için asla pişman değilim, barış diye haykırdığım, dans ettiğim, şarkı söylediğim için de pişman değilim, olmayacağım da, çünkü ben buyum!
Sonunda taşındık, ama sana verdiğim adrese değil. Şehrin biraz dışında bir banliyöde çadırlar kurduk. Şimdilik orada kalıyoruz. Ama bunu hiç dert etmiyorum, hatta savaşta kendi ailesi dahil her şeyini kaybeden zavallı masum insanlara bakınca halime şükrediyorum.  Sadece burada yürüyüşler için organize olmamız yada bildiri hazırlamamız gereken zamanlarda zorlanıyorum. Neyse, Zaten haftaya Jim’in plak dükkanında işe başlıyorum. Karen O’na müzik tutkumdan bahsetmiş, bu konuda çok şey bildiğimi, dükkanına gelen müşterileri boş çıkarmayacağımı söylemiş.
Annem nasıl? Geçen gün telefonda yine ağlıyordu, sesi tuhaftı ama bunu beni özlediğine yordum ben, ah John, seni nasıl da özledim, benim küçük tavşanım! En kısa zamanda yaz lütfen!


Sevgilerimle
Ablan, N. Jude
24.08.1965
Dear John,

Why don’t you write me?I don’t know if I said or did something to upset you but please write me. What is the point of this struggle without your words makes me courage? Are you still with me, are you still my little bright John, I need to know that…If it’s my Dad, I want you to know that I undertstand him too, but I have no regret that I listened my heart, screamed to the world for peace, danced for peace, sang songs for peace. Because this is me, that’s what I am.
Finally we moved, but not to address I wrote  to you. We  pitched  tents in a suburb  just outside of the city . We’re statying in there for now.I really do not concern about it. Moreover I praise when I saw the people lost their everything include their own families. Only time I coerced into  is to be organized for protest march. Anyway in any case I will start working at Jim’s Record Store next weekk. Karen has told him my passion about music.She has told that I know many things about it and never send back customers empty handed.
How is mum? She was crying on the phone last day, again.Her voice was bizarre but I thought that it’s because she missed me, oh John, how I missed you, my sweet bunny! Please write me soon!

Love,
Your sister, N. Jude
24.08.1965



Sevgili John,

Bugün annemin ses tonundaki farklılığın nedenini anladım, paranoyaklaşıyorum sanıyordum ama her şey gerçek ve doğruymuş.  Sana bu satırları, şaşkınlığımın yerini sana olan sonsuz sevgi ve düşkünlüğüme bıraktığı anlarda yazıyorum.

Bugün annemi aradım, neden bana hiç yazmadığını sordum. Babamın seni benden sakladığını yada başına bir şey geldiğini düşünmeye ve korkmaya başlamıştım. Telefonda anneme kızdım, bu haksızlık dedim O’na, senin artık büyüdüğünü, kendi kararlarını verebilecek bir yaşta olduğunu, hayattaki tek doğrunun kendi doğruları olmadığını, savaşın kimseye bir faydası olmayacağını söyledim.. ve daha birçok şey.. Fazla değil, birkaç saniye sonra karşımdaki kadın, annem olduğuna inanmakta zorlandığım bir ses tonuyla hıçkırarak: John orduya yazıldı, dedi. Biliyorsun baban da destekliyordu.  Sana söylemek istemedim ama artık ne önemi var. John gitti Jude, benim küçük John’um artık Vietnam’da savaşan bir asker.
Sevgili John, biraz sonra şu ana kadar yapılmış en büyük yürüyüşte en öndekilerden birisi olacağım. Elimdeki büyük kartonda kocaman bir barış işareti, kalbimde ise savaş üniforması giymiş halinle sen olacaksın. Sana hiç kızgın değilim.  Kafandaki miğfer ya da ellerindeki kan beni senden uzaklaştırmayacak. Benim kafama çiçekten bir taç yapan hayat senin eline bir silah verdiyse ne olmuş. Çıktığın yolculuk seni Vietnam’a götürdüyse bir gün benim yanıma da getirecektir elbet. Şunu bilmeni istiyorum bir gün tüm bu gürültü bittiğinde bu karanlık geçtiğinde seni kucaklamak için ben hala burada olacağım, tam yanıbaşında...

Seni sonsuza kadar sevecek ablan
N. Jude
16.10.1965

Dear John,

Today I realised of why mum's voice changed, I was thinking that I was getting paranoid but everything was so real and true. I'm writing you this letter at this very moment that my eternal love and commitment took the place of my confusion to you. 

Today, I called mum, asked her why don't you write me, at all? I thought that dad protected you from me or you were hard put to it, I was worried. I was mad and said to her this is not fear! I told her that you grow up and old enough to give your own decions... their truth doesn't always mean is the real truth... war is no eartly use... and many more... A few minutes later, the women on the phone with a voice that makes me hard to believe belongs to her with hiccuping : John entered the army forces. You know, your dad was supporting... I did not want to mention you before, but what does it matter? John left, Jude. My little Johny is a soldier fighting in Vietnam.
DearJohn, a short while later, I will be walking at the forefront in one of a great protests ever made. There will be writing huge peace sign on the carton paper in my hands and there will be you in your regimentals. I'm not mad at you at all. The casque you wore or the blood in your hands won't banish you from me. If the life puts a tiara from flowers on to my head , and the same life gave a gun to your hand so what?? If your journey took you to the Vietnam, the same journey also will bring back you to me of course. I want you to know that, one day, when all these noise stopped and the darkness passed I will be standing right here to hold you in your arms

Your sister who will love you forever
N. Jude
16.10.1965








Yorumlar

  1. çok güzeeeel:)

    YanıtlaSil
  2. sonunu merakla okudum, bence sen biran önce bir kitap çıkarmalısın.
    özge bayrak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim Özge, var bi projeler, bakalımm..:)

      Sil
  3. Son muy bonita y originales
    Un besoooooo Marga

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muchas gracias por el comentario agradable! Te beso, también:))

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar